İDLİB’İ VURDULAR!!!


İDLİB’İ VURDULAR
      İçimizi sızlatan duygularımızın yer la yeksan olduğu vicdanımızın sukut ettiği, fotoğraflarına dahi bakamadığımız bir Suriye. Ah benim kocaman Suriye’m geçmiş tarihlerden beri böyle bir zulümler yaşamamıştı. Kıyıya vuran bebekler, uçaklardan yağan bombalar, sokaklarının evlerinin parçalandığı yıkıldığı, toplumunun bölündüğü, bizlerin insanlığımızı unuttuğumuz görüntüler ve hayatlar…

Benim Suriyem!
     Ben öyle bir tarihim ki bu görüntüleri Kerkük’te, Telafer’de, Doğu Türkistan’da, Bosna’da Afganistan’da Kırım’da… Gördüm. Biliyorum. Müşahede ediyorum.
      İdlib’in Şeyh Han kasabasına sarin ve klor gazı dolu kimyasal bomba atarak 100 masum insanın! bak insan diyorum. Feci şekilde hayatlarının kaybetmesine neden oldular. Kimler olduğuna da geleceğim. Hayatlarını kaybedenlerinin önemli bir kısmı çocuktu. Hem küçücüktüler oynama sevilme yaşındaydılar ki onlar çocuklardı. 300 masum insan yaralanmış. Yani vefat eden sayısı daha da artabilir…

İdlib neresi? Bölge için önemi nedir bir bakalım:
     İdlib, Suriye'nin doğusunda yer alan Haseke, Deir ez Zor ve Rakka illeri ile batısındaki liman kentleri Lazkiye ve Tartus'un bağlantısının sağlandığı kavşak noktası. Halep'e 60 km uzaklıktadır. Hatay’a toprak komşuluğu vardır. Bu nedenle Hatay ve Kilis gibi güney illerle sosyolojik ve kültürel benzerlikler gösterir.
     Oldukça eski bir yerleşim alanı olan şehir yakınlarında pek çok eski şehir kalıntısı vardır. Bunlardan Ebla antik kenti, bir zamanlar bölgede önemli bir merkezdi.
     Şehrin ekonomisi tarıma dayanır ve Suriye'nin önemli tarım merkezlerinden birisidir. Özellikle de zeytin üretimi yapılmaktadır. İdlib zeytin, pamuk, buğday ve meyve, özellikle kiraz için önemli bir üretim merkezidir.
     Stratejik ve ekonomik önemi tabi ki de var. Pek çok muhalif grubun da oluştuğu bölgede dönem dönem sıcak ve şiddetli çatışmaların olduğu özellikle 2012 yılındaki bombalı saldırılarda görmekteyiz. Birde Şam rejimi 4 yıl önce Şam’ın Doğu Guta bölgesine sarin gazıyla saldırmış, 1400’den fazla insan ölmüştü. Bu bölgeye yakın olan Ahraruş Şam, bir süre önce Nusra Cephesi tarafından varlığına son verilen yerlerdendi. Özellikle Muhaliflerin İdlib'i tamamen ele geçirmesi, farklı muhalif gruplar arasındaki anlaşmazlıkların çözülmesi büyük rol oynadı. Bölgeyi biraz da olsun rahatlatmıştı. Muhalif grupların Cemal Maruf liderliğindeki grubu İdlib'den çıkarmasının ardından kentte birlik sağlandı. Bu bölgenin hayat bulmasına ayrıca esed rejiminin bölgedeki en önemli askeri noktaları Hamidiyye ve Vadi Dayf'ın ele geçirilmesi de önemli bir dönüm noktası oldu. Farklı etnik unsurlara sahip halkların  yaşadığı kentte 2 gündür devam eden yoğun bombardıman nedeniyle kaçış ve hayat mücadelesi sürüyor. Halep başta olmak üzere bölgede ilginin rejimle savaş yönünde yoğunlaşmasını sağladılar. Suriye rejimi, muhaliflerin İdlib kent merkezini ele geçirmesinin ardından bölgeye büyük çapta hava saldırısı başlatmıştı. Bunun en ağrını şimdi görüyoruz. Rejime ait savaş uçakları kent merkezi ve civardaki ilçeleri bombalamaya devam ediyor. Saldırılar çoğunlukla merkezde bulunan mahallelere düzenlenirken, çevre köy ve ilçelere de varil ve füze saldırıları gerçekleştirildi. Bombalanan yerler arasında Suriye Kızılay'ına ait Hilal Hastanesi de bulunuyor. Hastane!  Hastaneye düzenlenen saldırıda çok sayıda insan yaralandı. Bu arada Suriyeli muhalifler, İdlib'in Lazkiye yolu üzerinde Mastume Karmit askeri üssünü ele geçirmek için saldırıyor. Bölgede şiddetli çatışmalar var. Muhalif gruplar şehre düzenlenen ağır bombardımana karşı halkı uyarırken şehirden çıkmak isteyenlere de yardım edileceği yönünde anonslar yapıyor. Suriye rejimi İdlib'i kaybetmesinin ardından, rejim için hayati öneme sahip Lazkiye kentinde tehdit algısının artması sonrasında kenti geri almak için saldırıyor. Aslında Lazkiye çok önemli çünkü liman ve askeri üslerinin olduğu bölgeyi kimse kaybetmez istemez. Muhalifler İdlib'i alarak, Akdeniz kıyısında rejim kontrolündeki Lazkiye kentine daha da yaklaşmış oldu. İşte olaylar buradan sonra başlıyor.

   Lazkiye Halep İdlib üçgeni değil tampon bölgeleri!

HALEP’TEN BELLİYDİ !!!

    Abdülhamid Yusuf, Suriyeli genç bir adam. Bir insanın hayatta yaşayabileceği en büyük acı, onu dün buldu. Yaşları iki civarındaki iki çocuğunu, İdlib'de gerçekleşen kimyasal saldırıda kaybetti. Saldırının bilançosu ağır: çoğu çocuk 100'ün üzerinde ölü... Yusuf'un çocuklarının ölü bedenlerine sarılırken çekilmiş fotoğrafı, artık Suriye için sıradan hâle gelen bir vahşetin tarihe not düşülen yüz binlerce karesinden biri oldu.


      
       İdlib'de yaşananların ve yaşanacakların gelişi, Halep'in düşüşünden belliydi. Suriye rejimi, Rusya'nın hava ve İran'ın kara desteği ile Halep'i işgal ederken, muhalif grupları İdlib'e sürdü. Amaç muhalif unsurları İdlib'e sıkıştırmak ve Halep'te yaşanan vahşeti İdlib'de de uygulayarak son 5 senedir yaşanan etnik temizliği tamamlamaktı. Plan işliyor. Esad rejimi bugüne kadar işlediği suçlardan dolayı hiçbir bedel ödemedi. Rusya'nın ve İran'ın açık desteğine, Batı'dan gelen kuru kınamalar ve timsah gözyaşları, Suriye'de yaşananlara hiçbir çare olmadığı gibi, bu ikiyüzlü politika yaşanan acılara, utanç katıyor.
      Türkiye’miz, İdlib'den gelen yaralıları kabul etti. IHH gibi yardım kuruluşları sahada aktif çalışıyor. Bu noktadan sonra, Türkiye’mizin yapması gereken, kabul ettiği yaralılardan alınacak biyolojik örneklemeler üzerinden bu kimyasal silah saldırısının arka planını açığa kavuşturacak raporlamayı yapmasıdır. Bugünün real politik konjonktürel dengesi Esad'ın lehine olabilir ama herkesin bir planı varsa CENABI ALLAH’IN da bir planı var. Bu barbarlıklar, bu vahşet bu despotluk bu kanlı rejimin yanına kalıyor olabilir. Ancak nasıl ki miloseviç, Bosna'da işlediği suçlardan yıllar sonra savaş mahkemesinde yargılanmış ve ölümü bir hapishane hücresinde gerçekleşmişse, esad rejimi de tarihin bir noktasında bu günahlarından ötürü, bu dünyada da bedel ödeyecektir. Ödeyecek. İllaki ödeyecek.
·       İdlib
·       Bosna savaşına bir bakın! Unutmayın!
·       Doğu Türkistan’a dua etmeyi UNUTMAYIN!
·       Miloseviç (alçak)ı unutmayın!!
·       Bir de bez paçavrasıyla yaşadığımız sıkıntı. Irak’da bölgesel halk istediğini yaparmış, seçermiş. Kendi özerk bölgesini kurabilirmiş. Halk mı bıraktınız bölge’de!
·       Muhsin reisten barzani’ye mesaj yoluyorum. Diyabakır-habur’da
asalım!


Hiç yorum yok

Şahin Korkmaz. Blogger tarafından desteklenmektedir.