TÜRKİYE VE ab
TÜRKİYE
VE ab
Medeniyetler arası çatışmaların ve
bu çatışmaların günümüz çağına iletisi normu ülkeler arası oluşturulan siyasi,
kültürel, ekonomik ve dinsel birleşmelerle oluşturulan birlik entegrasyonlarıdır.
Günümüz entegrasyonlarının sosyolojik okuması ise ülke çıkarlarının ekonomik
birliktelikler kurarak kendilerini savunmaları ve kalkınmalarıdır. ilk dönem
tarih metodolojisinden günümüze doğru ise doğu-batı medeniyetlerinin ve kuzey-güney
medeniyetlerinin çatışmaları bu ürününün alan çatışmalarını oluşturmuştur.
Ülkemiz medeniyetler çatışmasının
tarihsel olgusunda doğu sentezinin en önemli medeniyetidir. Biz bunu ortaasya
bozkırlarından ispanyayanın içlerine kadar, afrikanın ortalarından kutuplara
baltık denizine kadar birçok medeniyetimizin tüm gelenekleriyle göstermişizdir. Bu
gelenekleri o topraklarda kurulan birçok
devletin inşasıyla görebilmekteyiz. Türklerin
hakanı Atilla hanın avrupayı titretip batı ve doğu roma
imparatorluklarına diz çöktürmesiyle Atilla han batı kaynaklarında Avrupa’
da "Tanrının Kırbacı" (Latince: Flagellum Dei, ingilizce: Scourge
of God, italyanca: Flagello di Dio, Fransızca: Fléau de Dieu)
olarak tanınır. İslamiyetle beraber avrupaya
islam nazariyesini medeniyetini götüren Endülüs
devletinin ilimle avrupaya katkılarını nehirlede akan kitaplardan kalan
ilimlerle avrupanın aydınlanmasına , rönesansına ve reform hareketlerine temel inşa ettiğini
biliriz. Şelçukluyla Alpaslanla haçlıları yeklasan etmemiz, Fatih sultan Mehmed
hanla İslambolu feth edip doğu romayı
tarihten silmemiz, Kanuni Sultan Süleymanla avrupa birliğinin parçalamamız,
Abdülhamid hanla sömürgecilik planlarını 30 yıl ötelememiz ve medeniyetimizle
asırlarca tüm dünyaya medeniyet
ufuklarını yaşatan Osmanlının izleri ve
şuan bitmek bilmeyen avrupanın İslam medeniyetine olan düşmanlığını tarih
birikiminin olgusunun getirdikleriyle analiz edebiliyoruz. Batıyla devam eden çatışmamızın günümüzde de
vatanlarından ayrılan bir çok Müslüman halkların batı coğrafyalarına göç
etmesiyle doğu-batı medeniyetinin çatışmalarının devam ettiğini görebiliyoruz.
Türkiyemizin avrupa ekonomik
birliğine 1963 yılında başvurması ve1987’de tam üyelik sürecini başlatmasıyla
Avrupa birliğiyle olan ilişkilerimiz başlar. 2016 yılına kadar Avrupalı devletlerin çeşitli
bahanelerle üyelik sürecini uzatmaları ve çirkef tutumları tarihte onlara
yaşattığımız kızarıkların izleridir.
avrupa’ya sevdamız ilim, irfan,
bilim ve teknik diye gönderdiğimiz öğrencilerimizin onları yaşayışta ve
kültürde taklitle oluşan entellektüelleşmenin ve modernitenin kendisini göstermesiyle
bizleri kandırmıştır.
Modern olma, avrupalı olma diye
yıllarca etkisinde kaldığımız bu kültür buhranlığının veyozlaşmasının bize
zararı dinimizi ,tarihimizi ve dilimizi unutmamızdır. milletimizce
malumdur.
Günümüzde avrupa medeni! onlarda
teknoloji var! çağdaşlık var! demek oralara gidelim! onlar çağdaş demek senin
dinine olan inanç eksikliğinin ve tarih şuurunun zayıflığının bir neticesidir.
Dininin senin hayatını doğumundan ölümüne kadar tanzim ettiğini ve hayatının tamamında
ilimle irfanla uğraşman gerektiğini mukaddes kitabımızın sana İKRA lafzıyla hayatının
tamamında ilimle uğraşman gerektirdiğini söylemesi ve şanlı tarihinde senin
ecdadının tüm bilimlerde ilkleri bulduklarını ve muazzam bir ilim hazinesi
ortaya koyduklarını ve sana onları miras bıraktırdıklarını anlamayacaksın bilmeyeceksin
sonra ben avrupa’ya gideceğim onları taklit edeceğim onlar medeni diyeceksin olmaz kardeşim senin tüm ilmin; dininde, geçmişinde, tarihinde, medeniyetinde olduğunu bir an önce anlamalısın ve tarih şuuruna
istinaden çok çalışıp, çok terlemelisin.
avrupa kendi işine geldiği gibi senin
üzerinden ekonomik çıkar hesabı yapar tarih bilinciyle senden intikam almak
için hain planlar yapar. Biz bu çıkarımı Avrupa parlamentolarında
meclislerinde, ülkelerinde ve devlet liderlerinde net bir şekilde görmekteyiz.
-Bazı
ilahiyatçılara göre Türk kelimesi "torquere"den
("torture", işkence) gelmektedir, bir diğer popüler teoriye göre
Türkler, zalim bir ırk kabul edilen iskitlerle aynı ırktandır.
-İsvec'te
geçmişte Türkler Hristiyanlığın ana düşmanı olarak gösterilirdi. Buna örnek
olarak erland drysıss tarafından yazılan ve 1694’te basılan Luna
Turcica eller Turkeske måne, anwissjandes lika som uti en spegel det
Mahometiske vanskelige regementet, fördelter uti fyra qvarter eller
böcker ("Muhammed’in dört parçaya
ve kitaba bölünmüş olan tehlikeli kanununu ayna gibi yansıtan Türk hilali")
adlı kitap verilebilir. Dînî törenlerde, Türklerin fethettikleri yerleri nasıl
sistematik olarak yakıp yıktığı, acımasızlıkları ve kana susamışlıkları
hakkında vaazlar verilirdi. İsveç'te 1795 yılında yazılan ve okullarda okutulan
bir kitapta İslam "Büyük düzenbaz muhammed tarafından uydurulan,
günümüzde Türklerin tamamen kabul ettiği sahte din" olarak tarif
edilmişti.
-fransızcada :Turc kelimesi
eskiden C'est un vrai Turc ("Tam bir Türk") vb. deyimlerde
kaba ve acımasız insanları belirtmek için kullanılırdı.
-Güney
Kıbrıs rum cumhuruyetinde askerlere uygun adım yürüme eğitimi
verilirken söyletilen "En iyi Türk, ölü Türk" sloganı, 2008 yılında
hükumet tarafından alınan bir kararla yasaklandı.
-kafkasyada'da ermeniler tarafından Türkler ve Kürtlere katliamlar
yapılmıştır. Justin McCarthy, bunun sebebinin Ermenilerin bir Ermenistan
devleti sınırları içine dahil etmek istedikleri Vilâyat-ı Sitte'de
nüfuslarının %19 (Ermeni kaynaklarına göre %39) gibi küçük bir oranda
olması ve bu nüfusun oranını arttırmanın yolunun bölgedeki Müslüman sayısını
azaltmaktan geçmesi olduğunu öne sürmüştür.
-Türkiye, Ermeni
Kırımı'nın bir soykırım olmadığına ilişkin bir tez olarak Müslüman - Türk
katliamlarını öne sürmektedir. Barack Obama'nın Ermeni Kırımı'na ilişkin
24 Nisan 2011 tarihli konuşmasının ardından Amerika Türk Birliği Obama'nın
Türklerin maruz kaldığı katliamlar ve etnik temizliği yok saydığını iddia etti.
İşte geçmişimizde ve günümüzdede
avrupalıların bizler hakkında tarih boyunca ne türlü vahşi katliamlar yaptığı
ve şuanda da bizler hakkında neler düşündüğü ortada ey bu milletin evladı titre ve kendine gel : geleceğin geçmişinde…
avrupayla mecbur
kaldığımız ekonomik alışverişi ve anlaşmaları izah edeceğiz. bizde tarih
siyaset ve iktisatın diplomaside ve uluslararası konjoktürde ne kadar önemli
olduğunu biliyoruz.
MÜSLÜMAN
ÇAĞIN GÖZÜYLE İSLAMA BAKMAZ, İSLAMIN GÖZÜYLE
ÇAĞA BAKAR. aşk
Vesselam
“”“TARİHİ BİLMEK HER
ŞEYİ BİLMEK OLACAKTIR”””.
AHMED ŞAHİN
Post a Comment